M. Halistin Kukul’dan Yeni Türk Sosyolojisine Derin Bir Ayna
Toplumun derin yaralarına ışık tutan M. Halistin Kukul, “Bir Başka Bakışla Yeni Türk Sosyolojisi” adlı makalesiyle sarsıcı tespitler sunuyor.

Toplumu sathi kavramlarla anlamaya çalışanlara karşı net bir uyarı: “Tramvaya binmeden, kahvehanede oturmadan, cenazeye katılmadan, Türk sosyolojisi yazılamaz.”
M. Halistin Kukul’un kaleme aldığı “Bir Başka Bakışla Yeni Türk Sosyolojisi” başlıklı yeni makalesi, Türkiye’de sosyoloji anlayışının ne kadar eksik, kopuk ve yüzeyde kaldığını gösteren güçlü bir iç muhasebe metni niteliğinde.
Kukul, Sosyolojiye Sadece Bilim Değil, Vicdan Yükleniyor
Geleneksel akademik yaklaşımlardan farklı olarak M. Halistin Kukul, sosyolojiyi salt veriler ve analizler üzerinden değil, bireyin yaşadığı çevre, duyduğu ses, kokladığı hava ve maruz kaldığı toplumsal dinamiklerle birlikte ele alıyor. Ona göre, “yeni Türk sosyolojisi”, ancak toplumun içinde kalarak, her kesimden insanın ruh hâlini anlayarak kurulabilir. Aksi hâlde inşa edilen yapı, sadece teoriden ibaret kalacaktır.
“Devlet Aklı Küfretmez” Cümlesi Sosyal Medyada Gündem Oldu
Makalede geçen ve geniş yankı uyandıran bir ifade ise şuydu:
“Devlet ağzı küfretmez, kibirlenmez, hakaret etmez; Devlet ağzı müşfiktir, sevici, sayıcı, himâyeci, gülümseticidir.”
Bu cümle, özellikle siyasal iletişimde kullanılan dilin topluma nasıl yansıdığını sorgulamak adına önemli bir sosyolojik çıkış olarak değerlendiriliyor. Kukul, Türkiye’deki dil yozlaşmasının yalnızca bireysel değil, kurumsal düzeyde de ciddi etkiler doğurduğunu ifade ediyor.
Sosyoloji Sokakta Başlar, Kütüphanede Derinleşir
Makale, sosyolojinin sadece üniversite amfilerinde ya da akademik çalışmalarda değil; hastane koridorlarında, düğünlerde, cenazelerde, okul sıralarında ve sokakta şekillendiğini savunuyor. Kukul, bu noktada gözlemi merkeze alıyor ve sosyal bilimcileri halktan kopmamaya davet ediyor.
Üniversite mezunlarının kendi alanlarında değil, geçici işlerde çalışmak zorunda kaldığı bir düzende “yeni sosyoloji”nin nasıl inşa edileceği sorusunu açıkça ortaya koyuyor.
Düğünlerden Cami Hoparlörlerine, Cenazelerden Yardım Kültürüne…
Kukul’un dikkat çektiği bir diğer konu ise sosyal ritüellerin dönüşümü. Düğünlerin mahalle aralarından lüks salonlara, yardım kültürünün samimiyetten zorunluluğa, cenazelerdeki helâllik kavramının ise anlamını yitirmiş bir ritüele dönüşmesini anlatıyor. Bu dönüşümün, sosyolojik anlamda sadece mekânsal değil; duygusal, kültürel ve ahlaki bir değişime de işaret ettiğini belirtiyor.
“Toplumun Aynasına Bakmak Cesaret İster”
“Bir Başka Bakışla Yeni Türk Sosyolojisi” yalnızca akademisyenler için değil; öğretmenlerden bürokratlara, ebeveynlerden siyasetçilere kadar herkesin okuması gereken bir metin olarak öne çıkıyor. Kukul, bu yazısıyla hem bir düşünce manifestosu ortaya koyuyor hem de çağdaş Türk sosyolojisinin geleceğine ışık tutacak bir perspektif sunuyor.
Sosyal sorunların nedenlerini Batılı sosyologların kavramlarıyla değil, Türk insanının gerçek hikâyeleriyle anlatan Kukul, yeni sosyoloji anlayışının mutlaka millî, ahlaki ve vicdanî bir temelde inşa edilmesi gerektiğini savunuyor.
Tam Makaleyi Okumak İçin:
M. Halistin Kukul – Bir Başka Bakışla Yeni Türk Sosyolojisi (Kapsamhaber)
Haber: Garabey