ManşetSağlıkYaşam

Zayıflama Uğruna Sağlığınızdan Olmayın!

Beslenme Uzmanı Hülya Yiğit, kilo kontrolünde bilinçsiz ilaç kullanımının ciddi riskler taşıdığına dikkat çekiyor: “Hızlı sonuç uğruna organlarınızı riske atmayın.”

Son yıllarda zayıflama sürecini hızlandırmak isteyen birçok kişi, sosyal medyada sıkça gündeme gelen “zayıflama iğneleri”ne yöneliyor. Diyabet hastaları için geliştirilen bu ilaçların, kilo kaybını destekleyici etkiler göstermesi üzerine kullanım alanı genişledi. Ancak uzmanlar bu durumun ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, zayıflama iğnelerinin rastgele ve kontrolsüz şekilde kullanılmasının tehlikelerine dikkat çekerek, doğal ve sürdürülebilir yöntemlerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Zayıflama İğneleri: İşlevi Ne, Riski Ne?

Kilo kaybı amacıyla kullanılan bu enjeksiyonlar, iştahı baskılayan ve tokluk hissini uzatan bir hormon olan GLP-1 (Glukagon Benzeri Peptid-1) hormonunun etkisini taklit ediyor. Normalde yemek sonrasında salgılanan bu hormon, beynimize “doydum” sinyali göndererek daha az yememizi sağlıyor. Aynı zamanda mide boşalmasını geciktirip pankreastan insülin salınımını da destekleyerek kan şekerini düzenliyor.

Ancak Hülya Yiğit, bu enjeksiyonların etkili olmasına rağmen, her birey için uygun olmadığını ve potansiyel sağlık tehditleri taşıdığını belirtiyor:

“Mide bulantısından karaciğer ve pankreas fonksiyon bozukluklarına kadar ciddi yan etkiler gözlemlenebilir. Bu nedenle bu tür ilaçlar sadece hekim gözetiminde, kapsamlı tıbbi takip eşliğinde kullanılmalıdır.”

“Kilo Verdim Ama Yüzüm Çöktü” Dememek İçin…

Zayıflama sürecinde yapılan en yaygın hata, kilo kaybının sadece yağdan ibaret olduğu düşüncesidir. Ancak hızlı kilo kaybı çoğu zaman kas dokusunun da azalmasına neden olur. Bu durum, özellikle estetik açıdan hoş olmayan sonuçlar doğurabilir. Hülya Yiğit bu konuda şu uyarıyı yapıyor:

“Kas kaybı yalnızca fiziksel güçsüzlüğe değil, aynı zamanda yüz bölgesinde hacim kaybına yol açar. Özellikle yanaklar, elmacık kemikleri ve göz altlarında ‘çökme’ meydana gelir. Bu, halk arasında ‘sönük yüz’ olarak tanımlanır. Bu yüzden zayıflama süreci bir diyetisyen eşliğinde, kasları koruyan ve vücudu destekleyen bir planla yürütülmelidir.”

Doğal Yollarla GLP-1 Desteği Mümkün

Zayıflama sürecinde tek çare ilaçlar değil. Hülya Yiğit, bazı doğal besinlerin de GLP-1 hormonunun salınımını destekleyerek doğal yoldan iştahı azaltabileceğini söylüyor. Bu besinler arasında özellikle yaban mersini, böğürtlen, kızılcık, frambuaz ve ahududu gibi koyu renkli orman meyveleri dikkat çekiyor. Bu meyveler, içerdikleri yüksek düzeydeki antosiyanin sayesinde sadece antioksidan özellikler sunmakla kalmaz, aynı zamanda hormon dengesi ve metabolik süreçlerde de destekleyici rol oynayabilir.

Ayrıca, son yıllarda sıkça araştırılan bir diğer doğal bileşen olan kurkumin (zerdeçalda bulunan aktif madde), GLP-1 hormonunun salınımı üzerinde pozitif etkiler yaratabiliyor. Ancak bu etkinin görülebilmesi için zerdeçalın karabiber ya da yağ ile birlikte tüketilmesi gerekiyor. Aksi halde vücut bu bileşiği ememiyor.

Her Doğal Yöntem Herkes İçin Uygun Değildir

Doğal yöntemlerin bilinçsizce kullanılmasının da zararlı olabileceğini vurgulayan Yiğit, “Doğal olan her şey güvenli değildir. Hangi yöntemin kime uygun olduğu, bireysel sağlık durumu ve metabolik özellikler dikkate alınarak belirlenmelidir” diyor.

Zayıflama sürecinin kişiye özel ve bilimsel olması gerektiğini belirten Yiğit’e göre, sosyal medyada önerilen veya arkadaş çevresinde popüler olan her yöntem herkeste aynı sonucu vermez. Özellikle hormonal rahatsızlıkları, sindirim sistemi hassasiyetleri veya kronik hastalıkları olan bireylerin mutlaka hekim ve diyetisyen gözetiminde hareket etmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Sonuç: Kilo Vermek Bir Yolculuktur, Yarış Değil!

Diyetisyen Hülya Yiğit’in de altını çizdiği gibi, kilo kontrolü uzun soluklu ve kişiye özel bir süreçtir. “Hızlıca kilo verdiriyor” vaadiyle piyasaya sunulan her ürünün arkasında sağlık riski barındırabileceğini söyleyen Yiğit, süreci şu sözlerle özetliyor:

“Zayıflamak sadece fiziksel görünüm değil; organ sağlığı, hormonal denge ve psikolojik iyi oluşla birlikte düşünülmelidir. Birkaç haftada verilen kiloların uzun vadede kalıcı olması ve vücuda zarar vermemesi için bilimsel bilgiye dayalı, bilinçli ve sürdürülebilir adımlar atılmalıdır.”

HABERDE NE VAR?

Daha Fazla Göster

İlgili Haberler

Başa dön tuşu